İPUCU #35: Ekonomik Kriz Kadın Çalışanları Nasıl Etkiledi?

İPUCU #35: Ekonomik Kriz Kadın Çalışanları Nasıl Etkiledi?

08/03/2020 | Azor Brand & People Solutions
Tahmini Okunma Süresi: | Kelime

Azor olarak her sene gerçekleştirdiğimiz ve Harvard Business Review Türkiye'de yayımlanan araştırmalarımız bize ülkemizdeki beyaz yaka çalışanların potansiyellerini nasıl ortaya koyabileceğine dair somut çıktılar sunuyor. Söz konusu çalışmalar, iş ortamındaki kadın-erkek eşitliği meselesi hakkında da önemli ipuçları sağlıyor.

Örneğin; 2018 yılındaki araştırmamız bu konu hakkında dikkat çekici bir çerçeve sunmuştu. Buna göre beyaz yakalı erkeklerin kaygı oranı kadınlara göre daha yüksekti. Bunun temel nedeni erkeklerin göreceli daha kritik pozisyonlara yerleştirilmiş olmaları ve yüksek sorumlulukları dolayısıyla üzerlerinde daha yüksek psikolojik baskı ve stres hissetmeleri idi.

Ancak, ekonomik kriz sonrasında bu tablo kayda değer şekilde değişti. İş kadınlarının kaygı seviyesi 2018’e göre arttı ve erkeklerin oranını geçti. Diğer yandan, erkeklerin konfor alanları ve heyecan/performans alanları önemli derecede büyüme gösterirken, kadınlarda bu yönde kayda değer bir değişim gözlemlenmedi. Buna paralel olarak, kadın çalışanların bir önceki seneye göre çalıştıkları kurumdan memnuniyetlerinin ve yaptıkları işi içselleştirebilme oranlarının düştüğünü de görebiliyoruz.

NEDEN?

Kriz sonrasında, çalışan kadınların stres oranının artması ve kaygı alanlarının büyümesinin nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Özellikle işten çıkarma süreçlerinde, sosyolojik tabular nedeniyle kadınların kendilerini daha az güvende hissettiğini görüyoruz. Bunu somutlaştırmak gerekirse iş kadınları, bir erkek ve kadının işten çıkarılma sürecinde eşit kriterlere sahip olması durumunda toplumumuzdaki "aileye erkek bakar" kodu nedeniyle kendilerinin dezavantajlı olduklarını düşünüyorlar.
  • Kriz sonrasında kurumlardaki problem çözme süreçlerinde üst yöneticilerin -ki bu ülke genelinde erkeklerden oluşuyor, aktif rol aldığını görüyoruz. Bu noktada, üst ve alt seviye çalışanlar arasındaki iletişim probleminin büyüdüğünü gözlemleyebiliyoruz. Kadın çalışanlar da bu konudan normal olarak etkileniyor ve söz konusu durum, yaptıkları işi içselleştirme süreçlerinde sorunlar yaratabiliyor. Sonuç olarak, kadın çalışanların kaygıları artıyor.

 

Krizin etkileri geçmeye başladıkça, elbette ki bu verilerde düzelmeler gözlemlenebiliyor. Diğer yandan, kurumunuzun politikaları neticesinde bu tür durumlarla karşılaşmamış olma ihtimaliniz bile olabilir. Bu sizin, şanslı azınlıkta olduğunuzu gösterir. Zira, ülke genelini düşündüğümüzde genel iş kültürünün kadın çalışanlarımızın potansiyellerini ortaya koyabilecekleri bir zemin oluşturmadığı şüphe götürmeyen bir gerçek.

8 Mart'ın bir kutlama günü olmadığını, söz konusu meselenin nasıl yetiştirildiğimiz ve yetiştirdiğimizle ilişkili olduğunu unutmamak dileklerimizle...

Azor Brand & People Solutions